Ortodontik Tedavi Yüz Şeklini Değiştirir mi
Alt ve üst çene, yüz kemikleri, dişler, kafatası ve tabii ki yumuşak dokular birbiri ile bağlantılı yapılar olup tek başına değerlendirilemez. Bu yapılardan herhangi birinde meydana gelen bir değişiklik komşu diğer yapılarda da bir etki yaratacaktır.
Alt ve üst çene, yüz kemikleri, dişler, kafatası ve tabii ki yumuşak dokular birbiri ile bağlantılı yapılar olup tek başına değerlendirilemez. Bu yapılardan herhangi birinde meydana gelen bir değişiklik komşu diğer yapılarda da bir etki yaratacaktır. Örneğin biz ortodontik tedavi ile bir ön dişi hareket ettirdiğimizde bu etki dudak pozisyonunda da bir değişikliğe sebep olacaktır. Ya da yanda olan çiğneyici bir azı dişinin pozisyonunu değiştirdiğimizde bu değişikliğe bağlı olarak, karşı çene ile olan kapanış ilişkisi de değişeceğinden çene pozisyonlarında ve çene ekleminin pozisyonunda da bir değişikliğe sebep olabilir. Çünkü kafatası ve yüzü oluşturan kemikler birbirleri ile bağlantılıdır.
Bazen üst azı dişimizde hissettiğimiz bir ağrı sebebiyle diş hekimine gideriz ancak hekim dişlerimizin sağlıklı olduğunu söyler ve bu ağrının sinüzite bağlı olabileceğini ifade eder. Çünkü sinüsler çene kemikleri ve dişlerle bağlantılıdır. Ya da kulak ağrısı sebebiyle Kulak Burun Boğaz uzmanına gideriz ancak yapılan muayene sonucu kulaklarımızla ilgili bir sorun olmadığı ortaya çıkar ve doktor bize bu ağrının 20 yaş dişlerine bağlı olabileceğini söyleyerek Diş Hekimine yönlendirebilir. Çünkü 20 yaş dişleri bazen kulağa vuran ağrıların sebebi olabilir. Bu örnekler elbette çoğaltılabilir. Çünkü çene yüz bölgesini oluşturan yapılar birbiri ile bağlantılıdır ve birbirini etkiler.
Ortodontik tedavi ile biz ortodonti uzmanları öncelikle sağlıklı bir çene eklemi fonksiyonunun eşlik ettiği doğru bir çiğneme fonksiyonu hedefliyoruz. Yani düşünülenin aksine ortodontik tedavi ile hedefimiz sadece sıralı düzgün dişler elde etmek değildir. Dişlerimizdeki çapraşıklık, diş arası boşluklar gibi ortodontik bozuklukları tedavi ederken çene hareketleri sırasında çene ekleminin doğru pozisyonda yer aldığı ve alt-üst dişlerin doğru bir ilişkide olduğu bir çiğneme fonksiyonu istiyoruz. Bu hedefimizi gerçekleştirirken göz önünde bulundurduğumuz en önemli kriter tabii ki yumuşak dokulardır.
Yani biz ortodontik tedavi ile dişlerimizi düzgünce sıralarken acaba dudaklarımız, yanaklarımız bu tedaviden etkilenir mi? Ortodontik tedavi yüz şeklini değiştirir mi?
Bu soruların cevabı ortodontik tedavi ile hangi dişlerde ne kadar hareket yaptığınıza bağlı olarak ve hangi tedavi çeşidini uyguladığınıza bağlı olarak değişecektir.
Eğer tel tedavisi görüyorsak; teller dişlere takıldığında tek bir dişte problem varsa bile tüm dişlerde hareket oluşturacaktır. Çünkü teller bir bütün olarak hareket eder. Örneğin tel tedavisi ile biz bir veya iki dişi öne almak istiyoruz ,evet alabiliriz ancak bu dişlere komşu diğer dişlerde istemesek te geriye hareket az da olsa görülebilir. Son yıllarda çok popüler olan şeffaf plak tedavisinin bu konuda daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Şeffaf plaklarla ortodontik tedavi sırasında bizim istemediğimiz diş hareketleri olmaz, sadece istediğimiz dişleri hareket ettirebiliriz. Dolayısıyla istenmeyen yumuşak doku değişiklikleri de görülmez.
Peki ortodontik tedavi ile yüzde ne gibi değişikliklerle karşılaşabiliriz?
Ortodontik tedavi sırasında ön dişleri daha da öne hareket ettiriyorsak bu hareket dudak pozisyonunda da bir miktar öne harekete sebep olacaktır. Tam tersi ön dişleri geriye alıyorsak dudak pozisyonunda da geriye bir çekilme görülebilir. Bilimsel olarak ifade etme gerekirse, ön kesici dişleri 3mm ileri hareket ettirdiğimizde dudakta da 2mm bir öne hareket beklenir, ön kesici dişleri 3 mm geri hareket ettirdiğimizde ise dudakta 2 mm geri hareket beklenir(William R. Proffit).
Ortodontik tedavi ile üst çenede bir genişletme yaptığımızda, üst azı dişleri normalden daha dışta konumlanacağından yanak dokusu desteği artar, gülme sırasında oluşan dişler ve yanaklar arasındaki karanlık alanlar azalarak daha dolgun ve daha estetik bir gülüş elde edilir. Ayrıca özellikle büyüme ve gelişim döneminde yapılan üst çene genişletmesi tedavisi ile damak ve burun tabanını bağlayan palatal suturda açılma sonucu daha rahat bir burun solunumu sağlanabilir.
Çeneleri ilgilendiren konum bozukluklarının tedavisi sonucunda da yüz yumuşak dokuları etkilenebilir. Büyüme gelişim döneminde alt çene geriliği olan bir çocuğa yapılan fonksiyonel ortodontik tedavi ile alt çene daha önde konumlandırılabilir, böylece alt ve üst dudak ilişkisi iyileştirilebilir, alt çene sınırı belirginleşerek daha estetik bir görünüm kazanılabilir. Üst çene geriliği olan büyüme gelişim döneminde olan bir bireyde ise üst çeneyi önde konumlandırabilen bir fonksiyonel ortodontik tedavi uygulaması ile üst çene beraberinde üst dişler ve üst dudak daha önde konumlanabilir. Yine üst çenenin geride olmasına bağlı olarak burun yapısı normal boyutta ve şekilde olmasına rağmen daha büyük ve belirgin olarak algılanabilir. Üst çenenin doğru pozisyona gelmesiyle birlikte burun da daha estetik bir görüntüye kavuşacaktır.
Çeneleri ilgilendiren ortodontik bozukluklar genetik kökenli ise sadece ortodontik tedavi ile tedavi edilemez beraberinde bir cerrahi müdahale gerekir. Ortognatik cerrahi olarak adlandırılan Ortodonti-Çene Cerrahisi iş birliği ile büyüme ve gelişim dönemi sonrasında çeneleri ilgilendiren konum ve pozisyon bozuklukları tedavi edilebilir.
Eğer alt veya üst çenede sağda veya solda diş eksikliğine veya gömülü dişlerin varlığına bağlı boşluklar varsa aynı tarafta dişler tarafından yeterince desteklenemeyen yumuşak dokuda da bir içe çöküklük görülebilir. Bu da yüzün sağ ve sol tarafında farklı bir görüntü yaratacağından asimetrik bri yüz görüntüsüne sebep olabilir. Ortodontik tedavi ile dişler doğru konuma getirilerek ve diş eksikliği bir implant veya protezle giderildikten sonra yumuşak dokudaki çökük görüntü de ortadan kalkacak ve daha simetrik bir yüz görüntüsü elde edilecektir.
Alt ve üst ön dişler arasında açıklığın görüldüğü açık kapanış olarak ta adlandırılan ortodontik bozukluklarda alt ve üst dudak bu açık kapanıştan etkilenerek istirahat durumunda açık kalabilir. Bu ortodontik bozuklukta çoğunlukla hastalar bir kuvvet uygulayarak dudaklarını kapatırlar ve alt çene ucunda bir gerginlik oluşur. Ortodontik tedavi ile açık kapanış tedavi edildikten sonra dudaklar da doğru bir kapanışa geçecek ve daha fonksiyonel ve estetik bir görüntü oluşacaktır.
Alt ve üst dişlerin çok sıkı kapanışa geçtiği, üst ön dişlerin alt ön dişleri normalden daha fazla örttüğü, hatta alt ön dişlerin görünmediği derin kapanış vakalarında ise çiğneme kasları fazla gelişmiştir ve kas fonksiyonları normalden daha güçlüdür. Bu bireylerde özellikle masseter çiğneme kasının fazla gelişmiş olması sebebiyle kare şeklinde bir yüz görüntüsü hakimdir. Ortodontik tedavi ile dişler doğru bir kapanış ilişkisine getirilerek ve çiğneme kasının etkinliğinin azaltılmasına yönelik tedavilerle bu kare yüz görüntüsü ortadan kaldırılabilir, alt çene sınırı daha belirgin hale getirilerek daha uzun ve estetik bir yüz görüntüsü elde edilebilir.
Sonuç olarak, ortodontik tedavi ile diş pozisyonlarında ve alt ve üst dişlerin kapanış ilişkisinde yaptığımız değişiklikler, dişleri destekleyen yumuşak dokularda da olumlu yönde değişikliğe sebep olur böylece hem daha fonksiyonel bir çene yapısına hem de daha estetik bir görünüme kavuşabiliriz.