Video Galeri

Sık rastladığımız gömülü köpek dişlerinin tedavisinde nasıl bir yol izliyoruz ?

Bilglendirme videomuzda.

Diş beyazlatma tedavisi (bleaching) ve diş temizliği birbirinden farklı iki uygulamadır.

Diş temizliği dişlerde biriken diş taşlarının temizlenmesi ve dişlerdeki yüzeysel lekelenmelerin polisaj adı verilen bir işlemle çıkarılmasıdır 

Diş beyazlatma tedavisi (bleaching) ise kimyasal ajanlar kullanılarak, dişlerde çeşitli sebeplerle oluşmuş kalıcı renklenmelerin giderilerek doğal diş renginin açılması işlemidir.

Diş beyazlatma tedavisi öncesinde mutalaka detaylı bir diş temizliği yapılmalıdır.

Tel tedavisi süresince;

Diş çürüklerinin ve dişeti hastalıklarının oluşumunu engellemek için ve tedavi süremizin uzamaması için doğru ve etkili bir diş fırçalama çok önemlidir.

Her yemek sonrasında mutlaka ortodontik diş fırçası ve ortodontik ara yüz fırçası ile yeterli bir diş temizliği yapılmalıdır.

1) Şeffaf plaklar dışarıdan belli olmaz dolayısıyla son derece estetik bir ortodontik tedavi seçeneğidir

2)Yeme içme sırassında şeffaf plaklar çıkarılabildiğinden dolayı tedavi süresince uymamız gereken herhangi bir yiyecek içecek kuralı yoktur.

3)Şeffaf plak tedavisinde tel tedavisindeki gibi her ay kontrollere gelmeye gerek yoktur.Tedavi planlamanıza göre hekiminizin önerdiği aralıklarda kontrollere gelmeniz yeterlidir.

4) Şeffaf plak tedavisinde teller ve braketler kullanılmadığı için telin batması, acıtması gibi rahatsız edici durumlarla karşılaşılmaz.

5)Düğün, nişan, mezuniyet gibi özel günlerinizde plaklarınızı kısa süreli olarak çıkarabilirsiniz.

6)Şeffaf plaklar bir yazılım tarafından kişiye özel planlanıp üretilir, plaklar dişleri tam olarak sarar, plak materyalinin esnek yapısı sayesinde deforme olmadan kolaylıla takılıp çıkarılabilir.

7)Toplam tedavi süresi bir çok vakada tel tedavisisne göre daha kısa sürmektedir.

Ölçü alma işlemi diş hekimliğinin hemen her alanında uzun yıllardır kullanılan bir yöntemdir. Örneğin hastamıza bir ortodontik aparey yapacaksak, ya da kaplama gibi protetik bir restorasyon planlıyorsak veya sadece kayıt oluşturmak içi ya da tedavi sürecini takip etmek için sıklıkla ölçü alma işlemini uyguluyoruz.
Ağız içi tarama cihazı ile geleneksel ölçü alma yöntemlerine gerek kalmadan cihazın ucunda bulunan minik kamera yardımıyla dişlerin görüntüsünü dakikalar içerisinde dijital ortama aktarabiliyoruz ve yine bu görüntüleri dakikalar içerisinde laboratuvara iletebiliyoruz. Böylece hastamızın apareyine ya da protezine çok daha kısa sürede hatta bazen aynı gün içinde ulaşabiliyoruz.
Ortodontik tedavi gören hastalarımızda tedavi başında aldığımız kayıtlarla tedavi sonunda dişlerinin nasıl görüneceğini ekran üzerinden çok kısa süre içerisinde görebiliyoruz bu da hem hastamız hem de bizim için bir öngörü oluşturuyor. Yine ortodontik tedavi gören hastalarımızdan ara kayıtlar alabiliyoruz bu kayıtları birbirleri ile karşılaştırabiliyoruz ve dişler tedavimize uygun yönde hareket ediyor mu ya da farklı yönde hareket eden bir diş var mı bunun takibini yapabiliyoruz ve tedavi sürecimizi buna göre yönlendirebiliyoruz.

Tel tedavisine ​başlarken öncelikle dişlerimizin yüzeyini asitle pürüzlendirerek hazır hale getiriyoruz ardından braket adını verdiğimiz küçük metal kareleri dişlerin yüzeyine uygun bir yapıştırıcı ajan yardımıyla tek tek yapıştırıyoruz. Sonra ortodontik telimizi bu braketlerin üzerine yerleştirip küçük lastikler yardımıyla sabitliyoruz ve böylece tel tedavimiz başlamış oluyor.

İşlem sırasında kesinlikle herhangi bir ağrı ya da acı hissedilmez ancak tel tedavisi başladıktan sonraki ilk bir kaç gün dişlerde harekete bağlı olarak özellikle yeme sırasında hafif hassasiyet, baskı şeklinde hafif ağrılar olabilmektedir. Bu şikayetlerin süresi ve şiddeti kişiden kişiye göre de değişmekle birlikte şikayetler ortalama 1 hafta içerisinde ortadan kalkacaktır.

İlk ortodontik muayene kalıcı dişlerin sürmeye başladığı 7 yaşında yapılmalıdır. Çünkü bazen erken ortodontik tedavi uygulamamız gereken durumlarla karşılaşabiliyoruz. Örneğin çocuğumuzda çene darlığı olabilir, çapraz kapanışta yani ters kapanışta olan bir dişi olabilir ya da erken süt dişi kaybına bağlı oluşmuş yada oluşmakta olan bir yer darlığı olabilir. Bu ve benzeri durumları bu yaş döneminde yaptığımız basit takıp çıkarılabilen ortodontik apareylerle kısa sürede tedavi edebiliyoruz. 
Ya da çocuğumuzda parafonksiyonel alışkanlık olarak ta adlandırdığımız parmak emme, dudak ısırma , dil itimi gibi bir alışkanlık olabilir. Bu alışkanlıkların ortodontik problemlere sebep olmasını engellemek amacıyla yaptığımız alışkanlık kırıcı ortodontik apareyleri de yine bu yaş döneminde yapıyoruz. Dolayısıyla erken ortodontik tedavi dönemini kaçırmamak adına 7 yaşından itibaren ortodontik muayeneler ihmal edilmemelidir.

Çocukluk döneminde ağızda bulunan süt dişleri ortalama 6-7 yaşından itibaren düşmeye başlar ve alttan kalıcı dişler sürmeye başlar. Bu karışık dişlenme dönemi ortalama 11-12 yaşına kadar devam eder. Peki madem süt dişleri düşecek ve yerlerine kalıcı dişler sürecek biz diş hekimleri ve ortodontistler neden süt dişlerine tedaviler uyguluyoruz? ya da neden süt dişlerinin düşme yaşı gelene kadar ağızda kalmasını öneriyoruz?
Çünkü, süt dişleri alttan gelmekte olan kalıcı dişler için birer yer tutucu görevi görür. Eğer düşme yaşından önce bir süt dişini kaybedersek ve herhangi bir önlem almazsak alttan gelen kalıcı dişin yerini kaybedebiliriz. Bu da ilerleyen dönemlerde yer darlığı, çapraşıklık, bazı kalıcı dişlerin farklı pozisyonlarda sürmesi ya da gömülü kalması, kapanış bozuklukları gibi ortodontik problemlere sebep olabilir. 
Dolayısıyla süt dişlerinin düşme yaşına kadar ağızda kalması çok önemlidir. Süt dişi tedavileri ihmal edilmemelidir.

Ortodontik tedaviye başlamadan önce neler yapıyoruz? İlk muayenede nelere dikkat ediyoruz? Bilgilendirme videomuz sizlerle...